Özel’den çocuk yoksulluğu çıkışı: Ders zili çaldı ama öğrencinin karnı zil çalıyor
T24 Haber Merkezi
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özel, Balıkesir’in Erdek ilçesinde vatandaşlara seslendi. Özel, “Siyaset bir hedef işi. Bugünden geriye gidecek halimiz yok. Oyumuzun az olduğu yerde artırmayı hedeflerken, burada da bundan sonra hedefimiz her dört kişiden üçünün oyunu almaktır. Belediye başkanımın önündeki hedef odur, partinin önündeki hedef odur. Genel seçimlerde yüzde 75 oy bekliyoruz” dedi. Özel, şunları söyledi:
“Büyükşehir belediyesi AK Parti’deydi, ayrımcılık yapıyorlardı”
“AK Parti’den 30 puan fazla oy aldığımız başarılı bir sürecin sonunda sevgili Burhan Başkan belediye başkanı oldu. Kampanyada çok önemli sözler verdi. Geçmişte belediye bizde olduğu halde yapamadıklarımız vardı. Niye? Çünkü büyükşehir belediyesi AK Parti’deydi, ayrımcılık yapıyorlardı. Erdek’in taleplerini geride bırakıyorlardı. Bundan sonra böyle bir ayrımcılık yok. Kimsenin mazereti yok. Yapmayan, mazeret uyduran AK Parti’nin belediyelerine örnek olsun.
“Son cumhurbaşkanının ‘Al ananı da git’ dediği çiftçinin derdiyle dertlendik”
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak biliyorsunuz, 31 Mart seçimlerine giderken şöyle bir şey söyledik, ‘Biz Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yarattığı herhangi bir gündemin peşine takılıp sürüklenmeyeceğiz. Onlar kavga çıkartmak istiyorlar, kavga etmeyeceğiz. Onlarla polemiğe girip esas meselelerin konuşulmamasına izin vermeyeceğiz.’ 105 miting yaptık, 105 mitingde emeklinin sorununu konuştuk. O gün için 10 bin TL olan emekli maaşının asgari ücrete çıkarılma zaruretini konuştuk. O maaşın Adalet ve Kalkınma Partisi geldiğinde bir buçuk asgari ücret olduğunu yani hiç karışmasa şu anda 26 bin TL olması gerektiğini anlattık. Dedik ki, ‘17 bin TL asgari ücretle geçim olmaz. 17 bin lirayla ev tutsa aç kalır, karnını doyursa sokakta kalır.’ Çiftçinin, Atatürk’ün ‘Milletin efendisi’ dediği, son cumhurbaşkanının ‘Al ananı da git’ dediği çiftçinin derdiyle dertlendik. Esnafın sorununu konuştuk, gelecekten ümidi kalmayan gençlerin sorunlarını konuştuk. Gerçek olmayan, sahte gündemlerin peşine takılmıyoruz.
“İmkanı olanın çocuğunu götürdüğü okulun bir yıllık parası, üç işçinin emekli olunca aldığı kıdem tazminatından fazla”
Şimdi Türkiye’nin gündemi; okullar açıldı. Çocukların okula başlama maliyetleri, okuldaki karnı aç olan çocukların derdi, beslenme çantası boş olan çocukların sıkıntıları… Okullar açıldı, ders zili öğrenciye çaldı ama çok sayıda öğrencinin karnı zil çalıyor. Ve veliye bu ders zili dertli dertli çalıyor. OECD Raporuna göre yurttaşlarımızın evlatlarının aldığı eğitimden memnuniyet oranı sadece yüzde 21. Bunun içine oldukça iyi okullara gidenler, servisle gidenler, okuldan memnun olanlar, en iyi eğitim alanlar da dahil. Yani yoksulun, garibanın çocuğunun okulda aldığı eğitimden memnun olan yok. AK Partili kadın seçmen bile yüzde 17, ‘Eğitimden memnunum’ diyor. Böyle bir sıkıntıyla karşı karşıyayız.
Eğitimin kalite güvencesi yok, özel okulların oranı yüzde 20’ye dayandı. Yıllık ücretleri 200 bin liradan başlıyor, 1 milyon liraya kadar gidiyor. Yani imkanı olanın çocuğunu götürdüğü okulun bir yıllık parası üç tane işçinin 25 yıl, 30 yıl, 40 yıl çalışıp emekli olunca aldığı kıdem tazminatından fazla. Üç işçi, üç gariban işçi, üç asgari ücretli, 30’ardan 90 yıl neredeyse 100 yıl çalışıyor bir çocuğun bir senelik okul parasını karşılayamıyor. Böyle bir düzene lanet olsun. Bu düzeni kuranlara yazıklar olsun.
“Kaliteli eğitime ulaşmak sınıfsal meseleye dönüştü”
Artık kaliteli eğitime ulaşmak sınıfsal meseleye dönüşmüş durumda. Eğer durumun iyiyse her şey mümkün, durumun kötüyse o vakitten sonra artık Allah senin de evladının da yardımcısı olsun. Türkiye’de her üç öğrenciden bir tanesi sabah kahvaltı yapmadan, karnını doyurmadan okula gidiyor. Her beş öğrenciden bir tanesi beş gün boyunca okulda boğazından sudan başka bir şey geçmiyor. Yani bir tost, bir ayran yemeden, bir gofret yemeden, canının çektiği bir gazozu, bir kolayı içmeden, bir böreğin yanında bir ayran içmeden beş gün geçiyor. Orada hiçbir şey yokmuş gibi hiçbirimiz davranamayız. Bunu görmek, bunu konuşmak, buna itiraz etmek yerel yönetimler düzeyinde buna çareler üretmek durumundayız.
Bakın geçtiğimiz yıllarda Cumhuriyet Halk Partisi seçim beyannamesinde, ‘Her çocuğa okulda üç kap sıcak yemek’ demişti. ‘Biz de yapacağız’ dediler. Seçim bitti, çevirdiler. ‘Okul öncesine vereceğiz’ dediler, onu da bir yıl bile olmadı, geçen sene eylül ayında uygulamadan kaldırdılar. Tüm okullarda bir öğün sıcak yemek, tüm öğrencilerin en temel besinlere ulaşmasına, ihtiyaç duyduğu dengeli beslenmeye, bir öğününde olsun devletin katkı sağlamasını olanaklı tanıyacak çağdaş bir yaklaşımdır.
“Sandık gelecek, CHP bu millete nasıl hizmet ediyor, herkes görecek”
Sandık gelecek, Cumhuriyet Halk Partisi bu millete nasıl hizmet ediyor, herkes görecek. Maalesef ülkemiz gelir adaletsizliğinde Avrupa’nın en kötü durumda olan ülkesi. Zengin yüzde 20, toplam varlıkların yüzde 81’ine sahip, en yoksul yüzde 20 ise yüzde 0,5’ine. Yani toplumun en iyi yüzde 20’si ile en kötü yüzde 20’si arasında 160 kat fark var. Buna müdahale etmek, sosyal demokratların boynunun borcudur. Biraz önce söyledim. Emekli 22 yıl önce bir buçuk asgari ücret alırken bugün 0.7 asgari ücret alıyor. Ve asgari ücretin zam almamış emekli maaşının zam almış olmasına rağmen. 10 bin liralık en düşük emekli maaşı ocak ayında eleştirdiğimiz o maaş 25 kilo dana kıyma alırken şu andaki 12 bin 500 lira, 20 kilo 500 gram dana kıyma alabiliyor. Yani orada bile büyük bir geriye gidiş var.
“Bundan sonra kimseye, kimsenin sesini duyurmak gibi bir derdimiz yok, o muhalefette kaldı”
22 yıl önce sekiz çeyrek altın alan emekli maaşı, bugün üç çeyrek altın alıyor. Bu hesabı hangi alanda yaparsanız yapın memleketin durumu perişan. Yüksek enflasyon, en çok maaşlı çalışanlara kaybettiriyor. Bir büyük miting yaptık. Her geçen gün vergi diliminin artıp, maaşların azaldığı bu düzeni değiştirmek gerektiğini ifade ettik. Seslerini duymadılar. Biz duyurduk, dinlemediler. Bundan sonra kimseye, kimsenin sesini duyurmak gibi bir derdimiz yok. O muhalefette kaldı. O CHP muhalefetteykendi. Şimdi 31 Mart sonrası CHP milletimizin oylarıyla yerel yönetimlerde iktidardadır. Türkiye’nin birinci partisidir. Ses duyurmak, uyarmak için hepsini yaptık. Dinleselerdi keşke.
“Madem sizin yanınıza gelmiyorlar, seçim sandığına gelecekler”
Geçim var mı? Peki AK Partililer, siz burada AK Parti milletvekili görüyor musunuz? Enflasyonu düşürebiliyorlar mı? Hayat pahalılığını durdurabiliyorlar mı? Bundan pazarda, sokakta var mı? Tarlada var mı? Fabrikada var mı? Madem sizin yanınıza gelmiyorlar, seçim sandığına gelecekler. Geçim yoksa, seçim var arkadaşlar. Buradan bir kez daha Türkiye İttifakının bütün bileşenlerine sesleniyorum. Bunun yolu 31 Mart’taki gibi kol kola girmekten, omuz omuza durmaktan, bir arada sesimizi yükseltmekten, birlikte davranmaktan geçiyor. Bundan sonra biriz ve birlikteyiz. Deyin ki, ‘Ben 31 Mart’ta verdim ve pişman değilim. Eskiden oy veriyordum, sonra ‘elim kırılsın’ diyordum. Şimdi oy verdim ve pişman olmadım. Bundan sonra da olmayız.’ Diyorlar ki, ‘Aman ha onlara oy verme, onlara oy verirsen vatanı böldürecekler, onlara oy verirsen ezanı susturacaklar, onlara oy verirsen bayrağı indirecekler.
“Onlar çıkar ittifakıdır”
Şans Eseri: Üvey kızı ile evlenen Woody Allen’ın filmlerini sanatçıdan bağımsız izleyebilir miyiz?
|